Türkiye’deki 6 Şubat depremlerinde İsias Otel’de yaşamını yitiren Şampiyon Melekler kafilesinde yer alan Selin Karakaya’nın babası Enver Karakaya, Adıyaman’daki 5 günlük dava sürecine ilişkin açıklama yaptı. Karakaya, “Mahkemede defalarca ‘Adıyaman’da çok sevilen saygın bir iş adamı’ olduğunu iddia eden Bozkurt’u sevene hiç rastlamadık ama sövene çok tanık olduk. Hala kendi acılarını sarmaya çalışan, gördüğümüz, tanıdığımız Adıyaman halkına sonsuz teşekkürler” dedi.
Depremde yıkılan İsias Otel’de hayatını kaybeden Şampiyon Melekler kafilesinde yer alan Selin Karakaya’nın babası Enver Karakaya, Adıyaman’daki 5 günlük dava süreciyle ilgili sosyal medya hesabından açıklama yaptı.
İsias Otel Davası’nı takip etmek adına 3 Ocak’ta Adıyaman’a giden kalabalık kafilede yer alan Enver Karakaya, İsias Otel enkazının önünden her gün defalarca geçmelerinin ve çocuklarının katillerinin konuşmalarına katlanmanın zor olduğunu ifade etti.
Enver Karakaya, mahkeme sürecinin kendilerini yorduğunu kaydetti. “Enkazda birlikte çalışıp çocuklarımızı çıkardığımız, oradaki her şeyi beraber yaşadığımız arkadaşlarımızı ve rehber ailelerini mahkemede tekrar dinlemek inanılmaz zor geldi” diyen Enver Karakaya, sanıkların avukatlarının bile gözyaşlarını tutamadığı anlar olduğunu belirtti.
Sanıkları ve “yalancı” tanıkları dinlemenin daha da zor olduğunu söyleyen Enver Karakaya, “Bizi kışkırtmaya, sinirlerimizle oynamaya çalıştılar ama herkes kendine hakim olmayı becerdi” dedi.
Karakaya, tüm ailelerin gösterdiği sabra ve dimdik ayakta durmasına bir kez daha hayran olduğunu vurguladı.
Karakaya, mahkemede defalarca ‘Adıyaman’da çok sevilen saygın bir iş adamı’ olduğunu iddia eden Bozkurt’u sevene hiç rastlamadığını ancak sövene çok tanık olduklarını ifade ederek, “Hala kendi acılarını sarmaya çalışan, gördüğümüz, tanıdığımız Adıyaman halkına sonsuz teşekkürler” ifadelerine yer verdi.
Enver Karakaya’nın yazılı açıklaması şöyle:
“Dün adaya indikten sonra 5 günlük uykusuzluk ve yorgunluktan dolayı bitkin düştük. Bu sebeple dün orada yaşadıklarımızı paylaşamadık.
İsias otel enkazının önünden her gün defalarca geçmek, çocuklarımızın katillerinin konuşmalarına katlanmak inanılmaz zordu.
Mahkeme süreci gerçekten bizi yordu. Enkazda birlikte çalışıp çocuklarımızı çıkardığımız, oradaki her şeyi beraber yaşadığımız arkadaşlarımızı ve rehber ailelerini mahkemede tekrar dinlemek inanılmaz zor geldi. Sanıkların kalantor avukatları bile gözyaşlarını tutamadı çoğu zaman aileleri dinlerken.
Sanıkları ve yalancı tanıklarını dinlemek daha da zor oldu. Bizi kışkırtmaya, sinirlerimizle oynamaya çalıştılar ama herkes kendine hakim olmayı becerdi.
Bütün çabalarını küçük oğlan Efe’yi dışarı çıkartmak üzerine kurmuşlar belli ki, sanırım hala işlerini ve parayı düşünüyorlar! Mahkemede 10 Bin TL maaşı olduğunu iddia edip, duyduğumuz kadarıyla sadece kendi için 3 Milyon TL’ye avukat tutmasına şaşırmadık tabi. Öyle laubali ve pişkin tavırlarla bir ilk ifade verdiler ki, inanın mahkemede olmadıklarına sonradan sevindim, kendimize hakim olamayabilirdik.
Yalancı tanıklar bambaşka bir boyuttaydı, otel çalışanlarının ilk ifadeleri ile mahkemede verdikleri ifadelerin hiçbiri birbirini tutmadı. Belli ki ezberlemişler her şeyi. Kendi avukatları nereye doğru yıkıldı otel deyince “Doğu” diyen ama bizim avukatımız fotoğraf üzerinde göster dediğinde öne doğru yıkıldığını gösterip sanık avukatlarının çıldırmasına sebep olan mı istersiniz, 20 metre genişliği olan otelin içinde 50 metre yürüyerek salına salına çıktığını iddia eden mi!
Bozkurt’ların üst perdeden konuşmaları, laubali ifadeleri, avukatlarımızı terslemeleri ve pişkin tavırları davanın gidişatını fark edince ağlama numarasına döndü son konuşmalarında. Yerseniz tabi!
Tüm ailelerimizin gösterdiği sabra, sinirlerine hakim olmasına, dimdik ayakta durmasına bir kez daha hayran oldum.
Rehber aileleri ile de yüz yüze görüşme tanışma fırsatımız oldu. Onlar için daha da zor olduğunu düşünüyorum bu sürecin, çünkü biz Kıbrıs’ta tüm aileler her gün beraberiz.
Oturup birlikte ağlamak, bağırmak veya konuşmak istersek onlarca kader arkadaşımızla aramızdaki mesafe sadece birkaç dakika. Yaşadıklarımızı defalarca aramızda konuşup, birbirini anlayabilen aileler olarak paylaştık.
Rehber aileleri ise Türkiye’nin farklı yerlerinden oldukları için pek bir araya gelip bunu yapma şansları yok. Ailenizle bile konuşamadığınız bir çok şeyi, kayıp aileleri birbiriyle paylaşabiliyor. Sağ olsun, her biri mahkemede çıkıp konuştuğunda Kıbrıs halkına teşekkür ve minnetlerini belirttiler çocukları bir mezara sahip olduğu için!
Adıyaman halkına bir parantez açmadan bitirmek de ayıp olur, kim olduğumuzu, neden Adıyaman’da olduğumuzu öğrenen herkes mahcup bir şekilde bizi ağırlamaya, elinden geleni yapmaya çalıştı.
Taksicisi ücretsiz götürmek istedi, restoran sahibi para almak istemedi, polise bir adres sorup nasıl gidebileceğimizi sorduğumuzda gideceğimiz yerin yakın olmadığını ve kendi arabasının anahtarını uzatıp onunla gitmemizi teklif etti.
Bu arada mahkemede defalarca “Adıyaman’da çok sevilen saygın bir iş adamı” olduğunu iddia eden Bozkurt’u sevene hiç rastlamadık ama sövene çok tanık olduk. Hala kendi acılarını sarmaya çalışan, gördüğümüz, tanıdığımız Adıyaman halkına sonsuz teşekkürler.
Özellikle Adıyaman’da yanımızda olan arkadaşlarımıza, davayı sürükleyen tüm avukatlarımıza, KKTC Başbakanı, Bakanları ve her partiden vekillerine, her anımızı haberleştirip ülkeye bilgi veren basın emekçilerine ve kalbi bizimle olan, sosyal medyadan, televizyonlardan davayı takip edip destekleyen herkese kucak dolusu sevgiler.
İsias ortak davamız, daha yeni başladık ve sonuna kadar buradayız!”