Ana Sayfa Kıbrıs Tatar’dan Talat’a yanıt: “Kıbrıs Türkü’ne hiçbir yararı yok”

Tatar’dan Talat’a yanıt: “Kıbrıs Türkü’ne hiçbir yararı yok”

0

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 2.Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın Rum tarafındaki bir radyoya yaptığı açıklamanın, Kıbrıs Türkü’ne hiçbir yararı olmadığını belirtti.

Yeni siyasetin dünyada çok yankı bulduğunu ifade eden Tatar, “Bizleri geleceğe taşıyabilecek yegane unsur devletimizdir” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, 2.Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’a yanıt verdi.

Türk Ajansı Kıbrıs’a konuşan Tatar, Şanlı Erenköy Direnişi’nin 59’uncu yıl dönümü olduğuna işaret ederek, Erenköy’ün, büyük bir direniş olduğunu ve bir destan yazıldığını vurguladı.

Oradaki 6 köyü kapsayan ve mukavemetçi ruhla yapılan direnişte, köylü, kadın, erkek, yaşlı, genç ve 600’den fazla öğrencinin kahramanlıklarının Kıbrıs Türk tarihine mal olduğunu vurgulayan Tatar, “1974’e giden o yolda çok önemli bir kilometre taşı olarak bir bakıma Türkiye Cumhuriyeti’nin Çanakkale savaşlarına benzetilen bir direniş, bir zafer” diye konuştu.

Böyle önemli bir direnişin arifesinde 2.Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın, Rum tarafındaki bir radyoya yaptığı açıklamayı büyük bir üzüntüyle takip ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, mülakatın, Rum tarafında çok önemli bir haber olarak dağıtıldığını ifade etti. 2.Cumhurbaşkanı Talat’ın söz konusu mülakatta, “yeni siyaseti, iki devletli siyaseti hiç ciddiye almadığını, bunun içinin ve altının boş olduğunu” söylediğini ifade eden Tatar, “Bu şekilde bir açıklama, beni, bu siyaseti gündeme getirmiş bir kişi olarak çok üzmüştür” dedi.

2.Cumhurbaşkanı Talat’ın, bu değerlendirmeleri Rum tarafındaki bir yayın organına yaptığını belirten Tatar, “Rum tarafı alıp, bunu yayıyor. Bizim aleyhimize oluşacak bir algı olarak bunu istismar ediyor” şeklinde konuştu.

2.Cumhurbaşkanı Talat’a seslenen Cumhurbaşkanı Tatar, seçilmiş bir cumhurbaşkanı olarak yeni siyasetin yürütülmesinde anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin tam desteğini aldığını kaydetti. “Netice itibarı ile burada bir milli dava vardır. Bu milli dava bizim Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte yürüttüğümüz ortak ve müşterek bir davadır” diyen Tatar, “Elbette Kıbrıs Türklerinin çok önemli hassasiyetleri vardır, beklentileri vardır. Bu zor koşullarda bu mücadeleyi sürdürmenin hiç de kolay olmadığını zaten biliyoruz ama bu milli bir siyasettir ve bu milli siyaseti Türkiye ile birlikte götürmekteyiz” şeklinde konuştu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yeniden seçilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 12 Haziran günü ilk yurtdışı ziyaretinde KKTC’de Cumhurbaşkanlığı’nda yapılan basın toplantısında, Kıbrıs Türklerinin, egemen eşitliği, eşit uluslararası statüsü ve KKTC tanınmadan önce, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi müzakerelere geçilmesini uygun bulmadığını söylediğine işaret eden Tatar, yürütülmekte olan yeni siyasetin tamamıyla yerleşmiş ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından desteklenen milli siyaset olduğunu vurguladı.

Bunun bilinmesine rağmen, farklı düşüncede olunsa bile bir Rum yayın organında bunun bu şekilde açıklanmasının doğru olmadığını belirten ve bunu eleştiren Cumhurbaşkanı Tatar, “Siyaseti zayıflatma adına bu şekilde bir yaklaşımın asla doğru olmadığını, böyle bir şeye bizim de saygı duymayacağımızı buradan belirtmek istiyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Tatar açıklamasına şöyle devam etti:

“Sayın Mehmet Ali Talat,, kendisi Annan Planı zamanında işi yürütürken, hiç istediğini, beklediğini bulamadı. Karşı tarafta Hristofyas, karşı tarafta CTP’nin muadili olan AKEL ve kendisi de KKTC’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat. O dörtlü, yani karşılıklı olarak iki cumhurbaşkanı ve iki parti, ki bunlar hep yoldaş ve buna rağmen Mehmet Ali Talat’ın, ‘Napayım kendimi Sarayönü Meydanı’nda asayım mı?’ şeklinde açıklaması var. Hayal kırıklığına uğradığını söylediği açıklaması var. Annan Planı’nda bizlerin yüzde 65 evet, karşı tarafın yüzde 76 hayır dediğini Mehmet Ali Talat çok iyi bilmektedir.”

Annan Planı sonrasında ve Crans Montana’da 4.Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın da katıldığı müzakerelerden sonra yine masanın devrilmesiyle artık Kıbrıs’ta federal temelde bir anlaşmanın olamayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, Annan Planı zamanında Kıbrıs Türk tarafının bütün iyi niyetine ve Rumların hayır demesine rağmen Güney Kıbrıs’ın tek taraflı Avrupa Birliği’ne alındığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, “Avrupa Birliği ile oynadıkları oyunda netice itibarı ile federal bir Kıbrıs, kuzey ve güney Avrupa Birliği içerisinde ve sıfır asker, sıfır garanti ve aynı zamanda serbest dolaşım, serbest yerleşim, serbest sermaye her şey serbest ve özgür… Dolayısıyla Kıbrıs Türk halkının öyle bir durumda deregasyonlar olsa bile dayanamayacağı ve ozmos yoluyla bizleri tamamıyla bir bakıma yok edecekleri bir süreç…” diye konuştu.

-“Talat’ın açıklamasının Kıbrıs Türkü’ne yararı yok”

“Böyle tehlikeli bir sürecin bizi o ortamda beklediğini bile bile bu şekilde açıklamalar sadece Kıbrıs milli siyasetine zarar verir diye düşünüyorum” diyen Tatar, 2.Cumhurbaşkanı Talat’ın açıklamasının hiç hoş olmadığını ve Kıbrıs Türkü’ne hiçbir yararı da olmadığını belirtti.

Her şeye rağmen yürütülenin milli bir siyaset olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, “KKTC’yi tanıyan ülke olmadığı ve bu siyasetin Kıbrıs Türk halkını bir yere götüremeyeceği” şeklindeki ifadelerin çok haksız olduğunu söyledi.

“Biz bu siyaseti gündeme getirdikten sonra dünyada çok yankı bulmuştur” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, Anavatanın da desteğiyle Kıbrıs’ta iki ayrı halk, iki ayrı devlet, iki ayrı demokrasi olduğunu belirtti. Tatar, 1974’ten beridir her iki tarafın da kendi bölgesinde barış ve huzurun olduğu bir ortamda hem ekonomisini hem her türlü devlet yapısını güçlendirmekte olduğunu bütün dünyanın gördüğünü kaydetti.

-“Bütün bunları Türk askerinin adadaki varlığına borçluyuz”

Bütün bunları Türk askerinin adadaki varlığına borçlu olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, 1960 anlaşmalarının daha mürekkebi kurumadan çatışmaların gündeme geldiğini hatırlatarak, bundan sonraki süreçte de sıfır asker, sıfır garanti olduğu bir ortamda yine çatışma potansiyelinin çok büyük olduğu bir adada yaşadıklarını söyledi.

Barışın ve huzurun devam edebilmesi ve güvenlik içerisinde yaşayabilmek için mutlak surette Türkiye’nin garantörlüğü ve Türk askerinin caydırıcı bir güç olarak varlığının Kıbrıs Türk halkı için yaşamsal öneme haiz olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Bunları bile bile bu şekilde açıklamalar yapmak ve bir zafiyet yaratma pahasına bütün bunları söyleyebilmek sadece Kıbrıs Türkü’ne zarar verir” dedi.

“Ama biz doğru yoldan asla şaşmayacağız” vurgusu yapan Cumhurbaşkanı Tatar, Şanlı Erenköy Direnişi’nin 59’uncu yıl dönümünde aziz şehitleri ve ebediyete intikal eden gazileri rahmetle anarak, tüm gazilere minnet ve şükran duygularını ifade etti.

Kıbrıs davasının çok bedeller ödenerek, bugünlere kadar getirilen milli bir dava olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Tatar, KKTC’nin anayasal adıyla, anavatanın desteğiyle Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci üye olarak yerini aldığına, İslam İşbirliği Teşkilatı ve diğer dost ülkelerle geliştirilen bağlara dikkat çekti.

Üniversitelerle, turizm sektörüyle, sanayi bölgeleriyle, anavatandan getirilen su ile tarımsal faaliyetlerdeki gelişmelerle, internet çağında ilim, bilim, teknopark, arge çalışmalarıyla, inşa sektöründeki gelişmelerle KKTC’de refah seviyesinin daha da arttığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, sıkıntıların da olduğunu pandemi ve 6 Şubat’taki depremin birlikte yaşandığını aktardı. Ekonomik krizin her ülkeyi etkilediği gibi KKTC’yi de etkilediğini dile getiren Tatar, “Türk Lirası’nın değer kaybetmesi ve bunun etkisiyle artan pahalılık bütün bunlar elbette bizlerin mücadelesidir” dedi.

-“Bizim varlığımız devletimizin temelleri üzerinde inşa edilmiştir”

Ancak bunların devlet, egemenlik, bağımsızlık, özgürlük gibi kutsal emaneti asla etkilememesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Çünkü bizim varlığımız devletimizin temelleri üzerinde inşa edilmiştir” diye konuştu. 2.Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ı böyle bir açıklama yaptığı için eleştiren Cumhurbaşkanı Tatar, bunun doğru olmadığını belirtti.

-“Hangi kazanımdan bahsetmektedir?”

2.Cumhurbaşkanı Talat’ın, “çözüm müzakerelerinin yeniden başlaması için müzakerelerde varılan bütün anlaşma ve yakınlaşmaların kabul edilmesi” gerektiği şeklindeki açıklamasını da değerlendiren Cumhurbaşkanı Tatar, şu ifadeleri kullandı:

“Anlamadığı konu şudur; bugüne kadar bizim pek de öyle kabul edeceğimiz bir durum yok. Çünkü bütün oynanan oyun, güya eşitlik temelinde bir federal anlaşma… Güya, diyorum çünkü netice itibarı ile Avrupa Birliği’nde olduğu için Kıbrıs’ı tek taraflı olarak Kıbrıs Kuruluş Anlaşmalarına her türlü Türkiye’nin garantörlük haklarına rağmen bunlara meydan okuyup anlaşma olmadan Avrupa Birliği’ne almaları ile diyorlar ki; kuzey ve güney Avrupa Birliği içerisinde olacak. Türkiye ile de bağlarınızı koparacaksınız… Şu anda gelinen noktada Crans Montana’da masanın devrilmesiyle esas itibarı ile ortaya çıkan karşı tarafın sıfır asker, sıfır garanti dediğidir. Avrupa Birliği içerisinde üçüncü ülkenin askeri olamaz, üçüncü ülke kendilerine göre Türkiye Cumhuriyeti’dir, bu anlaşmanın garantörü de olamaz. Garantör Avrupa Birliği olacak ve Türk askeri buradan çekilip gidecek. Dolayısıyla şu ana kadar hangi kazanımdan bahsetmektedir?”

-“Bizleri geleceğe taşıyabilecek yegane unsur devletimizdir”

Annan Planı sürecine işaret ederek, mal mülk konusunda da eleştirilerde bulunan Cumhurbaşkanı Tatar, şunları belirtti:

“Komplikasyonlarla hiçbir ekonomi ayakta durmaz. Çünkü bunların içerisinden çıkmak, bunları gerçekten temizleyebilmek yıllar alır. O belirsizlik ortamı olduğu anda zaten bizim ekonomi çöker. Dolayısıyla dediği tamamen boştur, pek de bir şey yoktur. Bizleri geleceğe taşıyabilecek yegane unsur devletimizdir. Onların bahsettiği konularda devlet kavramı yoktur. Çünkü federal temelde bir anlaşmada tek egemenlik vardır. Tek egemenlikte de merkezi hükümettir her şeyi karar veren… Merkezi hükümetin olduğu yerde Kıbrıs Türkleri azınlıktır. Azınlığın da sözü bir yere kadardır. Zaten Avrupa Birliği içerisinde Türkiye’nin olmadığı bir ortamda asker de çekilecek, garantörlüğü de bitecek Türkiye Cumhuriyeti’nin… Senin orada bana göre yaşamsal hakkın bir bakıma sıfırlanacak.”

Exit mobile version