Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in eski başkan Nikos Anastasiadis’le Crans Montana sürecindeki yakın mesaisi nedeniyle Kıbrıs sorununa gerçekten çözüm isteyip istemediği konusunda hem uluslararası alanda, hem de Güney Kıbrıs içerisinde kuşkuyla karşılandığı vurgulandı.
Rum liderin AB’nin Kıbrıs sorununa bir temsilci atayarak, daha aktif müdahil olması önerisi götürdüğü Avrupalı yetkililerden BM Genel Sekreteri’ne yönelmesi cevabı aldığına işaret edildi.
Politis haberi “Nikos Hristodulidis’in Ağırlıkları ve Kıbrıs Sorunu… Önümüzdeki Sonbaharın Sert İkilemleri… Avrupalı Liderler Nikos Hristodulidis’e BM Genel Sekreteri’ne Yönelmesi Gerektiği Cevabını Verdi” başlık ve spotlarıyla aktardı.
Hristodulidis’in danışman atamaları nedeniyle aldığı eleştirileri cevaplarken kullandığı “seçim kampanyasına başladığımda tek başımaydım ve tek başıma yol almaya karar verdiğim için benimle konuşmamaya başlayanlar oldu” cümlesinin, içerisinde bulunduğu siyasi yalnızlığın itirafı olduğuna dikkat çeken gazete, “tamamen yalnız kalacağını bile bile Kıbrıs sorununda ilerlemeye niyetli olup olmadığının soru işareti olduğunu yazdı.
Habere göre, Hristodulidis, bazı siyasi unsurlarla kapalı kapılar ardında yaptığı görüşmelerde, Kıbrıs sorununda DİSİ ve AKEL’den destek alacağından emin olduğu konuşması yapmasına rağmen Crans Montana sürecinde Anastasiadis’le yakın mesaisi nedeniyle gerçek niyeti konusunda sırtında ağır bir miras taşıyor.
Güney Kıbrıs’taki bir kesim, Crans Montana sonrasında yaşanan başarısızlıktan dolayı kötü icraatları ve çözüm çabasını terk etmeleri nedeniyle Hristodulidis, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocias ve Nikos Anastaiadis’i suçluyor. Bu durum bugünkü Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis hakkında olumsuz bir görüntü yaratıyor.
Hükümet ortaklarının katı çizgide olması Hristodulidis’e Kıbrıs sorununda çok da manevra alanı bırakmadığına dikkat çeken gazete, son Rum Ulusal Konsey toplantısında AB’nin bir temsilci atayarak Kıbrıs sorununa daha aktif katılması gereğinde uzlaşılmış olmasına karşın siyasi partilerin çözüm şekli ve içeriğine dair anlaşmazlıklarının sürdüğüne işaret etti.
Gazeteye göre EDEK, Kıbrıs sorunundaki Avrupa müktesebatı adına iki bölgeliliği reddeden ezeli tutumundan vazgeçmek niyetinde değil. EDEK’in, müzakerelerin Crans Montana’da koptuğu yerden başlaması halinde hükümetten ayrılıp ayrılmayacağını söylemekten kaçınmakla birlikte “çözümün uygulanmasından önce Türk askerlerinin çekilmesi ve garantilerin lağvı konusunu ortaya koyarak, ilkelerden ödün vermemekte” kararlı.
Ulusal Konsey toplantısında Hristodulidis’in AKEL’in sorularını cevaplarken müzakerelerin Crans Montana’da koptuğu yerden başlamasını isteyeceğini söylemesi DİKO’yu şaşırttı, dolayısıyla Hristodulidis’in konunun derinliğine inmesi halinde ona destek vermeye hazır olup olmadığı soru işareti.
AKEL’den bir kaynak, “diyaloğun başlaması için doğru yönde hareket ederse, Nikos Anastasiadis’e yaptığı gibi ona da destek vereceklerini” söyledi ancak AB’nin daha aktif katılımı yönündeki hareketlerinin, etki yaratma nitelikli olduğu yönünde ciddi kuşkular yarattığına dikkat çekti.
AKEL, Hristodulidis’in gerçek niyetini görmek için, Kıbrıslı Türkler ve iki toplumlu ilişkilerle ilgili (ör: Kıbrıs Türk Konuları Masası kurulması) önerilerini benimseyip benimsemeyeceğine bakacak. AKEL’in önerileri, enerjiyle ilgili bölümünde Türkiye ile MEB sınırlandırması ve Türkiye’ye boru hattı inşa edilmesini de içeriyor.
DİSİ, Hristodulidis’in şu ana kadarki faaliyetlerinden memnun görünmekle birlikte, “en kötü niyetli değerlendiriciyi bile ikna etmek için daha çok inisiyatif alınması gerektiğini belirterek, partinin, Kıbrıs sorununun çözüm perspektifleri çerçevesinde sivil toplum örgütleriyle diyalog başlatılması önerilerini örnek gösterdi.
Gazete, Rum Hükümet Sözcüsü Konstantinos Letimbiostis’in geçen Çarşamba günü yaptığı “Kıbrıs sorununa AB’den bir temsilci atanması önerimiz sonsuza dek masada kalmayacak” açıklamasının kulağa, Rum yönetiminin sabrının tükenmekte olduğuna dair uyarı gibi gelebileceğini ancak “bu cümlenin deneyimli kulaklarda Avrupalı yetkilileri ikna etmekteki başarısızlığın itirafı olarak çınladığına” vurgu yaptı.
Hristodulidis’in, bu öneriyi önlerine koyduğunda Avrupalı liderlerden, yeni bir inisiyatif almaya ikna etmek için BM Genel Sekreterine yönelmesi gerektiği cevabını aldığına işaret eden Politis şunları yazdı:
“Yani Avrupalı liderlerde, BM Genel Sekreteri inisiyatif almadan Kıbrıs sorununda inisiyatif alma niyeti yok. Ve liderler, BM Genel Sekreteri’nin her iki tarafta da duyduğu büyük hayal kırıklığına dikkat çekti.
Elbette, iç cepheye gelen mesajlar, uluslararası unsurun Eylül ayında müzakerelerin yeniden başlaması konusunda müdahil tarafların nabzını tutması ihtimalinin yüksek olduğu şeklindedir.”