SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, 2035’te toplam kapasitesi 7,2 gigavat olması planlanan batarya enerji depolama sistemleriyle doğal gaz tüketiminin yaklaşık 11,7 teravatsaat azaltılarak 369 milyon dolarlık ithalatın engellenebileceğini öngördü.
SHURA’nın, Türkiye’de batarya teknolojilerinin konumsal dağılımı, kullanılabileceği hizmetler ve iletim şebekesine etkilerinin incelendiği “Türkiye için Batarya Enerji Depolama Seçenekleri” başlıklı raporu yayımlandı.
Rapora göre, batarya enerji depolama sistemleri, gündüz saatlerinde üretimleri fazla olan güneş enerjisi santrallerinden gelen ihtiyaç fazlası elektriği depolayarak yenilenebilir enerji kesintilerini engelleyebilecek.
Buna göre, 2035’te toplam kapasitesi 7,2 gigavat olması planlanan batarya enerji depolama sistemlerinin, yenilenebilir enerji kesintisini en az seviyeye indirme amacıyla çalıştırıldığında, toplam 6,9 teravatsaat yenilenebilir enerji kesintisi önlenebilecek.
Bu sayede doğal gaz tüketiminin yaklaşık 11,7 teravatsaat azaltılabileceği değerlendirilen rapora göre, böylece 369 milyon dolar seviyesindeki doğal gaz ithalatı engellenirken, karbon emisyonu da 2,3 milyon ton azaltılabilecek.
SHURA’ya göre, Türkiye’nin 2053’e kadar 30 gigavat batarya enerji depolama kapasitesine, 3,2 gigavat pompaj depolamalı hidroelektrik santrali kapasitesine ve 70 gigavat elektrolizör kapasitesine ihtiyacı olacak.
Depolama tesisi kuran yatırımcılara yenilenebilir enerji santrali kurma hakkı tanıyan mevzuat değişikliğiyle birlikte Haziran 2024 itibarıyla ön lisanslı depolama kapasitesi başvurularının 32 gigavata ulaştığı anımsatılan rapora göre, bu sayede Türkiye’nin depolama kapasitesi yenilenebilir enerji santralleriyle bütünleşik olarak artacak.
Açıklamada görüşlerine yer verilen SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, enerji dönüşümünün başarısını ve hızını, batarya enerji depolama sistemleri gibi yeni teknolojilerin belirleyeceğini belirterek, şunları kaydetti:
“Batarya enerji depolama sistemleri, elektrik sistemine esneklik sağlayarak değişken üretime sahip rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinin şebekeye entegrasyonunu hızlandırıyor. Elektrik sisteminde optimum şekilde konumlandırılmaları durumunda şebeke kayıpları azalıyor. Diğer yandan net sıfır hedefi kapsamında karbon emisyonlarının azaltılmasında önemli bir rol üstleniyor. Bütün bunlar göz önüne alındığında Türkiye’nin enerji dönüşümünde batarya depolama sistemlerine yapılması gereken yatırımların önemi ortaya çıkıyor.”