İklim değişikliğine bağlı olarak sıcaklık artışlarıyla sıtmanın kuzeye doğru yayılım gösterdiği, hastalığın Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yeniden ortaya çıkabileceği, İç Anadolu Bölgesi ve kuzey bölgelerde dahi sıtma vakalarının görülebileceği bildirildi.
Küresel ısınmanın bulaşıcı hastalıkların yayılımına etkisiyle ilgili yapılan çalışmalardan biri geçen aylarda tıp dergisi The Lancet’te yayımlandı.
“İklim değişikliği ve sıtma: Tahminler gerçeğe dönüşüyor” başlıklı çalışmada, iklim değişikliğine bağlı olarak sıtmanın giderek daha belirgin hale geldiği, yükselen sıcaklıklar, yağış düzeninin değişmesi ve aşırı hava olaylarının, sıtma taşıyan sivrisineklerin yaşam döngülerini ve habitatlarını etkilediği ifade edildi.
Sıtma vakaları genellikle Afrika’da görülürken, çalışmada, özellikle Orta ve Güney Amerika, Karayiplerin bir kesimi, Asya, Doğu Avrupa ile Güney ve Batı Pasifik bölgelerine sık seyahat edenlerin de risk altında olduğu vurgulandı.
İklim değişikliğinin sıtma üzerindeki etkisiyle ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Didem Evci Kiraz, parazitle enfekte olmuş dişi anofel sivrisineğinin ısırığıyla bulaşan hastalığın, sınır aşan vektörler yani sivrisineklerin olduğu her yerde ortaya çıkabileceğini belirtti.
Küresel ısınma nedeniyle 2030’lu yıllarda Doğu ve Güney Afrika’da 51,6 milyon kişinin sıtma riskiyle karşı karşıya kalacağı tahminleri paylaşan Kiraz, “Aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de sıtmanın, 2030-2050 arasında ölüm oranlarında artışlara neden olacağını açıkladı. Gezegen artık 1800’lü yıllara göre 1,1 derece daha sıcak ve aşırı iklim koşulları sıtmanın artması tehdidini de beraberinde getiriyor.” dedi.
Kiraz, iklim değişikliğinin sıtmanın yayılışını nasıl etkilediğini, “Daha yüksek sıcaklıklarla birlikte sivrisinekteki parazitin büyüme döngüsü, endemik bölgelerde ve alçak rakımlarda değişecek ve bu etkenler parazitin daha hızlı gelişmesine neden olacak, bulaşmayı artıracak ve dolayısıyla hastalık yükü de artacak.” sözleriyle açıkladı.
İklimle bağlantılı afetlerin sıtma riskini artırdığını kaydeden Kiraz, Pakistan ve Mozambik’teki şiddetli sel felaketlerinin ardından sıtma vakalarının arttığına ilişkin raporlar, Amerika Birleşik Devletleri’nde ise 20 yıldır ilk kez yerli sıtma vakasına rastlandığına yönelik yayınlar bulunduğunu aktardı.
Türkiye’de iklim değişikliğine bağlı olarak, sıtma vakalarının, geçmişte de görüldüğü Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yeniden ortaya çıkabileceği, sıcaklık artışı nedeniyle, daha önce rastlanmayan Türkiye’nin kuzey bölgeleri ile İç Anadolu Bölgesi’nde dahi görülebileceği uyarısında bulunan Kiraz, DSÖ’nün 2025 öngörülerinin de hastalığın, iklim değişikliği ile birlikte kuzeye doğru yayılım göstereceği yönünde olduğuna işaret etti.
– “Yerel halk sağlığı erken uyarı sistemleri oluşturulmalı”
Sıtma hastalığı için kent merkezlerinin riskli bölgeler olduğundan bahseden Kiraz, özellikle ölü suyun toplandığı barajlar, açık bırakılmış yüzme havuzları ve yeni inşaat alanlarındaki çukurlar gibi alanlarda biriken durgun suların, sıcaklık ve nem etkisiyle birlikte sıtma vakalarında artışa neden olabileceği uyarısını yaptı.
Prof. Dr. Kiraz, şu bilgileri paylaştı:
“2017’de sıtma vakalarının yüzde 92’si ve sıtma ölümlerinin yüzde 93’ü Afrika’da meydana gelmiş. Her yıl dünya çapında 200-300 milyon sıtma vakası görülürken 400 binden fazla kişi ölüyor. Bu ölümlerin yüzde 61’i, 5 yaş altı çocuklarda görüyor. Her yıl çok sayıda uluslararası yolcu, hastalığın görüldüğü ülkelerde sıtmaya yakalanıyor. Eve döndükten sonra da hasta oluyorlar. Burada küçük çocuklara dikkat etmek gerekiyor. Hamileler ve yaşlı yolcular da daha fazla risk altındalar.”
Kiraz, iklim değişikliği kaynaklı hastalıkların tespiti ve kontrolü açısından ülkelerin iklim değişikliğinden etkilenme durumları üzerine çalışmalar yürütmeleri, risk analizleri yapmaları, farklı projeksiyon ve senaryolar oluşturmaları, hatta değişen iklim sinyallerini takip ederek bu senaryoları tekrar tekrar çalışmaları gerektiğini dile getirdi.
Sıtmanın önlenebilmesi için ulusal ve yerel halk sağlığı erken uyarı sistemleri oluşturulmasının önemine değinen Kiraz, şöyle devam etti:
“Örneğin Fransa bunu çalıştı. ‘Sivrisinekler geliyor’ ya da ‘Sivrisinekler şehrimizin şu mahallesinde daha yoğun gözüktü’ şeklinde uyarılar yapılıyor. Benim şu anda telefonumda böyle bir aplikasyon var. Bir proje kapsamında ‘Sivrisinek alarmı’ diye yurt dışında yapılmış. Diyelim sizi o bölgedeki bir sivrisinek ısırdı ya da orada bir sivrisinek gördünüz. Onun fotoğrafını çekiyorsunuz, yolluyorsunuz ve onu bir grup inceliyor. Bu sivrisineğin hangi tipte olduğunu ve bunun bir hastalık yayıcı olup olamayacağı gibi uyarılar var.”
Kiraz, sıtmanın Türkiye’de tekrar görülmemesi ve dünyada da yayılmasının önüne geçilebilmesi için seyahat sağlığı farkındalığının ve halka yönelik eğitimlerin artırılması gerektiği değerlendirmesini yaptı.