Lefkoşa’da bazı siyasi parti, sendika ve sivil toplum örgütleri, ”yolsuzluğa karşı” yürüyüş düzenledi. Yürüyüş, Meclis’in önünde sona erdi.
Bazı örgüt ve siyasi partiler, “yoksulluğa, hırsızlığa, çözümsüzlüğe” karşı Meclis’e yürüdü.
Dereboyu’nda saat 18.00’da başlayan yürüyüş, Meclis önünde tamamlandı.
Yürüyüşe destek veren örgütler tarafından yapılan basın açıklaması şöyle:
“Öğretmenler, kamu emekçileri, sağlıkçılar, mühendisler, mimarlar, esnaflar, zanaatkârlar, üreticiler, sanatçılar, işçiler, köylüler, aydınlar, gençler, kadınlar, her türlü ayrımcılık mağdurları Değerli Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Türklerin gerçek dostları hoş geldiniz!
Bıçak kemiğe dayanmıştır
Adalet, barış, refah, özgürlük, demokrasi, lak yaşam, çözüm ve temiz toplum isteyen Kıbrıslı Türkler hoş geldiniz!
Bugün bu meydandayız ama yüreklerimiz Adıyaman’da adalet arayan Şampiyon Meleklerimizin aileleriyle birliktedir. Şampiyon Meleklerimiz için de ADALET istiyoruz.
Selam Olsun!
Adamızın, kuzeyinde yaratılan hırsızlık, soygun, yağma, talan, rüşvet, torpil, peşkeş, kara para. aklama düzeninden sermaye de, ülkeyi yönettiğini iddia eden siyasiler de, yandaşları da nemalanmaya devam ederken halkımız gün geçtikçe yoksullaşmaktadır.
Denetlenmeyen üniversiteler, eğitim kurumları, sahte diplomalarla, ihalesiz yakıt alımlarıyla, vergi kaçakçılığı, yasa dışı izinler, dağıtılan vatandaşlıklarla, rüşvet ve insan kaçakçılığı ile yaratılan bu çürümüş düzende;
Toplumsal yaşam, nüfus ve muhaceret politikası olmadan, imar planlanmadan, kaçak, alt yapısız ve denetimsiz olarak sürdürülmekte, tarımsal topraklarımız betonlaştırılmakta, doğal kaynaklar, kıyılar, dereler, ormanlar talan edilmektedir.
Üretim yapmak olanaksızlaştırılmakta, halk fakirleştirilip gelir adaleti, refah ve sosyal devlet anlayışı ortadan kaldırılırken, vurguncu sermaye, sözde iktidar sahibi üst düzey yöneticiler ve bakanların rüşvetçiliği her yıl yayınlanan yolsuzluk raporlarında ilan edilmektedir. İnterpol’ün aradığı suçlular ve mafya başımıza bela kesilmekte, servetlerine servet katmaktadırlar.
Yargılanması gereken şaibeli kişiler ülkemizi yönetir duruma gelmiş ya da getirilmiştir.
Sağlık, eğitim, sosyal hizmetler, kültür, sanat, spor gibi kamusal hizmetlere yatırım yapılmazken, kamusal kurumlarımız tek tek elden çıkarılırken, özelleştirmeye sonsuz teşvikler verilirken, adaletsiz vergi afları sağlanırken, toplumumuzun başta öğretmenler, eczacılar, doktorlar, gazeteciler olmak üzere örgütlü tüm kesimlerine itibar suikastları yapılırken, ülkemizi yönettiğini iddia edenlerin üst kademesindekiler bu düzenden haksız menfaatler elde etmektedirler.
Kökü dışarıda olan, tarih ve kültürümüze yabancı gerici tarikatların örgütlenmelerine bizzat “devlet” eliyle izin verilmekte, çanak tutulmaktadır. Eğitimimize, üretimimize, sosyal alanlarımıza, kadın ve çocuk haklarına müdahaleye, kurumlarımızın ele geçirilmesine yol açılmakta, laiklik, özgür düşünce, inanç, din ve vicdan özgürlüğünün ortadan kaldırılmasına göz yumulmaktadır.
Demokratik değerlerimiz tahrip edilmekte, rejime ve adaletsizliğe karşı sesini yükseltenler tutuklanmakta, yargılanmaktadır. Anayasamızca güvence altına alınan düşünce ve ifade özgürlüğü yok sayılmakta, seyahat özgürlüğüne müdahale edilip Türkiye’ye girişlere izin verilmemektedir.
Yaratılan bataklığı kurutana, tüm bu halk düşmanı rezilce icraatları yapan yetkili ve sorumlular hesap verinceye kadar mücadelemize devam edeceğiz.
Bu yağma düzenini yaratan ayrıcalıklı “asilzadeler” açık ve şeffaf bir şekilde yargılanıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz.
Yetkili ve sorumlu makamlarda olup ancak yasaları görmezden gelerek ya da istedikleri şekle sokarak menfaat elde edenler, anayasayı, yasaları ihlal ederek yandaşlarına ayrıcalıklarla “saadet zinciri” oluşturanlar hesap verinceye kadar mücadelemize devam edeceğiz.
Ülkemizde yarattıkları bu çirkef düzen ve bataklığın kurutulması, temiz toplum, temiz yönetim oluşturma mücadelemize devam edeceğiz.
Halkın alım gücünü yükseltecek insanca yaşanabilecek ekonomik tedbirler alınıncaya, istikrarlı para birimine geçilinceye ve sosyal devlet anlayışı hakim oluncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz.
Kıbrıslı Türklerin iradesi ve kendi kendini yönetme hakkı kazanılana kadar, sağlık, eğitim, nüfus, vatandaşlık, güvenlik ve muhaceret alanlarındaki dayatma politikalara, tüm müdahalelere son verilene, demokrasi egemen olana kadar mücadelemize devam edeceğiz.
Kıbrıs sorununun çözümü için toplumlararası müzakerelerin ivedilikle başlatılmasını talep ediyoruz. Federal çözüm ve Avrupa Birliği üyeliğine ulaşıncaya, adamızın kuzeyinin de uluslararası hukuk içerisine girmesi sağlanıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz.
BIÇAK ARTIK KEMİKTEDİR!
BU DÜZENİ YARATANLARA, HIRSIZLARA, YOLSUZLARA DUR DEMEK İÇİN,
YETKİLİLERİN, SORUMLULARIN, KENDİLERİNİ MEMLETİN SAHİBİ ZANNEDEN “ASİLZADELERİN” DE HESAP VERECEĞİ
BİR DÜZEN OLUŞTURMAK İÇİN,
KIBRIS’TA ÇÖZÜM İÇİN, İRADEMİZ, ÖZGÜR ÜLKEMİZ, GELECEĞİMİZ, ÇOCUKLARIMIZ İÇİN, MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ!
SÖZ VERİYORUZ!”