Rum Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos, ABD’yle imzalanan stratejik diyalog anlaşması, Kıbrıs sorunu ve Güney Kıbrıs’ın sözde Münhasır Ekonomik Bölgesindeki (MEB) doğal gaz arama çalışmaları konusunda Fileleftheros ve Politis gazetelerine söyleşi verdi.
Fileleftrheros gazetesi, Kombos’la geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen söyleşiyi “Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’deki Rolü Güçleniyor” başlığı altında okuyucuna yansıtırken, Kombos’un ABD’yle imzalanan stratejik diyalogun, Güney Kıbrıs’ın bölgedeki rolünün onaylanması anlamına geldiğini söylediğini aktardı.
Kombos söyleşisinde, ABD’yle imzalanan stratejik diyalogun “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bölgede sadece kriz yönetiminde değil girişimler üstlenme konusunda da rolünü güçlendirdiğini” iddia ederek söz konusu anlaşmayla her iki ülke vatandaşları için elle tutulur avantajlar ortaya çıkacağını ifade etti.
ABD’nin Güney Kıbrıs’la ilişkilerinde, Türkiye sebebiyle var olan psikolojik sınırı artık aştığını öne süren Kombos, iki taraf arasında mevcut ilişkilerin iyileştirilmesi ve yapılan işbirliklerine de söyleşisinde geniş şekilde değindi.
Söyleşisinde Kıbrıs sorununa ve BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in misyonuna da değinen Kombos, ABD ve BM Güvenlik Konseyi’nin, Holguin’in misyonunu desteklediklerini iddia ederek, müzakere sürecinin kolaylaşması adına kabul edilmiş çerçevenin dışına çıkılmasını kabul etmeyeceklerini bir kez daha vurgulamak istediğini ifade etti.
– – Chevron’un varlığı çok önemli
Kombos söyleşisinde, ABD Enerji Kaynaklarından Sorumlu Bakan Yardımcısı ve eski ABD Atina Büyükelçisi Georffrey Pyatt’la gerçekleştirdiği görüşmeye de değinerek, bu konularda ne kadar az açıklama yapılırsa o kadar iyi olacağı konusunda Pyatt’la hemfikir olduklarını dile getirdi.
Enerji konusunda yoğun teknik müzakerelerin gerçekleşmekte olduğunu ve teknik konuların teknik heyetlere bırakılması gerektiğini ifade eden Kombos şunları söyledi: “Siyasi açıdan bizim söyleyebileceğimiz şey; Chevron gibi bir şirketin Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesinde (MEB) olmasının çok büyük önem arz ettiğidir. Amerikan hükümetiyle ortak noktamız budur ve bu girişimin devam ederek sonuca ulaşması için çaba sarf etmeye devam edeceğiz. Aynı şek elektrik kablosu konusunda da geçerlidir”.
Kombos “Politis” gazetesinde yer alan söyleşisinde de ABD’yle imzalanan stratejik diyalog anlaşmasının önemine vurgu yaparken, AKEL tarafından kendisine yöneltilen eleştirilere de yanıt verdi.
“Diğer ülkelerle karşılıklı faydaya dayalı ilişkiler geliştirmenin kendileri için hayati önem taşıyan konulara ilgi çekebilmenin en iyi yolu olduğuna inandıklarını” ifade eden Kombos, “Kıbrıs sorununun kendileri için öncelikli konu olmaya devam ettiğini” vurguladı.
Kombos, “koşulların değiştiğini ve değişmeye de devam ettiğini, eskiden kendileri için müttefik olan ülkelerin şimdi uluslararası topluma karşı durduklarını” iddia ederek “Avrupa Birliği’ne üyelik gibi ABD’yle Stratejik Diyalog da bizim için dönüm noktasıdır” şeklinde konuştu.
AKEL’in eleştirilerine de değinen Kombos, kendilerini “Kıbrıs’ı ABD’nin boyunduruğuna sokmakla suçlayan AKEL’in, İngiltere’yle Stratejik İşbirliği imzalandığında hükümetteki parti olduğunu” da hatırlattı.
Güney Kıbrıs’ın NATO’ya üyelik yolunda mı ilerlediği şeklindeki bir soruya ise Kombos, “bunun için gerekli siyasi parametrelerin ve koşulların mevcut olmadığı” yanıtını verirken, Türkiye’nin ABD’yle imzalanan anlaşmaya herhangi bir tepki vermediğinin hatırlatılması üzerine ise “anlaşmanın herhangi bir üçüncü ülkenin aleyhine olmadığını” iddia etti.