Ülkede yaşam kalitesinin her geçen gün hızla düştüğünü, denizler, topraklar, yeraltı sularının kirlendiğini, yeterli gıda üretimi gerçekleştirilemediğini ifade eden Hareket, farkındalık yaratmak, önlemler düşünmek ve bunları hayata geçirmek için bir hareket oluşturmak gerektiğine dikkat çekti.
Hareket, “22 Mayıs Dünya Biyoçeşitlilik Günü” nedeniyle mesaj yayımladı.
Brezilya’da 1992’de düzenlenen Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde, biyolojik çeşitlilik kaynaklarının, insan kaynaklı faaliyetlerden dolayı zarar görmesi ve bazı türlerin soyunun tükenmesinin endişe verici boyutlara ulaşması üzerine önlem alma gereği ortaya çıktığı hatırlatılan açıklamada, “Çünkü biyolojik çeşitliliğin yok olması, dünyadaki yaşamın zarar görmesi hatta yok olması anlamına gelmektedir” denildi.
Birleşmiş Milletler’in (BM), bu doğrultuda hazırladığı Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin bütün ülkelere sunulduğu ve kabul edildiği ifade edilen açıklamada, şöyle devam edildi:
“Hayvan, bitki, mikroorganizma çeşitliliği ve bunların ekosistemlerinin korunmasına odaklanan sözleşme, insanların gıda, güvenlik, barınma, ilaç, sağlıklı ve temiz çevrede yaşama haklarını da dikkate alarak sürdürülebilirliği daha geniş perspektiften ele alıyor. Çünkü bütün bunların olabilmesi biyolojik çeşitliliğin ve çevrenin sürdürülebilir olması ile mümkündür.”
Biyolojik çeşitliliğin en geniş kapsamıyla ele alındığı ve Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi metninin kabul edilerek 1993’te yürürlüğe girdiği 22 Mayıs tarihinin, Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü olarak ilan edildiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Sözleşme, özellikle sürdürülebilir kalkınma ve gelişme kavramları üzerine odaklanıp, canlıların farklılığını ve değişkenliğini, birbirleriyle ve çevreleriyle karşılıklı etkileşimlerini sağlayan biyolojik çeşitliliğin korunmasını, biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve genetik kaynaklardan sağlanan faydaların eşit ve orantılı paylaşımı konularında bilinçlenme, farkındalık yaratma ve eylemler oluşturulmasını amaçlamaktadır.”
Açıklamada, her yıl dünya genelinde farkındalık için çeşitli etkinliklerin düzenlendiği Biyolojik Çeşitlilik Günü’nde, bu yıl bir kez daha bütün teknolojik ilerlemelere ve girişimlere rağmen insan eliyle yaratılan değişikliklerin ekolojik dengelere giderek daha çok zararlar verdiğine dikkat çekildi.
-“Yaşamın ve insanlığın geleceği biyoçeşitlilik kaybının önlenmesine bağlıdır”
Sürdürülebilir bir yaşam, sağlık, su, gıda, ilaç, barınak ve enerji için tamamen sağlıklı ve canlı ekosistemlere ihtiyaç olduğu vurgulanan açıklamada, “Yaşamın ve insanlığın geleceği biyoçeşitlilik kaybının önlenmesine bağlıdır” denildi.
Biyolojik çeşitlilik kaynaklarının, üzerine inşa edilen medeniyetlerin temel direkleri olduğu ifade edilen açıklamada, biyoçeşitliliğin kaybının, sağlık dahil herkesi tehdit ettiğinin altı çizildi.
“Ülkede ise, yanlışları önlemek ve düzeltmek bir yana, doğal yaşam alanlarına, diğer canlılara saldırının her gün biraz daha arttığı” belirtilen açıklamada, “Bu nedenle ülkemizde yaşam kalitesi her geçen gün hızla düşmektedir. Denizler, topraklar, yeraltı suları kirlenmekte, yeterli gıda üretimi gerçekleştirilememektedir. ” denildi.
-Bu yılın teması “Biyoçeşitliliği Yeniden İnşa Edin”
Bu yılın temasının, “Biyoçeşitliliği Yeniden İnşa Edin” olduğuna işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Bu slogan, biyolojik çeşitliliğin birçok sürdürülebilir kalkınma hedefinin kilidi olmaya devam ettiğini hatırlatarak, doğanın yardımımız olmadan dengesini bulamayacağını vurgulamaktadır. Verilmek istenilen mesaj ise, ‘Bu sorunları bizler, insanlar yarattık, yarattığımız bu tahribatların üstesinden gelme doğanın gücünü aşmıştır ve sorunlara sırtımızı dönme lüksümüz yoktur.’”
Gerek ülkede, gerekse dünyada, hem bireysel yaşam hem de gelecek nesillerin yaşama hakkının sürdürülebilmesi için tek tek her bireyin bu sorumluluğu paylaşıp, yönetimler üzerinde baskı oluşturması gerektiği ifade edilen açıklamada, “Bir an önce diğer canlıların yaşam alanlarını tahrip etmeyi durdurmalı, bugüne kadar yarattığımız tahribatları düzeltmek için kollarımızı sıvamalıyız” vurgusu yapıldı.
Yeşil Barış Hareketi, biyolojik çeşitliliğin yok olmasının, dünyadaki yaşamın zarar görmesi, yok olması anlamına geldiğini belirterek, “Canlıların yaşam alanlarını tahrip etmeyi durdurmalı, tahribatları düzeltmek için kollarımızı sıvamalıyız” dedi.
Ülkede yaşam kalitesinin her geçen gün hızla düştüğünü, denizler, topraklar, yeraltı sularının kirlendiğini, yeterli gıda üretimi gerçekleştirilemediğini ifade eden Hareket, farkındalık yaratmak, önlemler düşünmek ve bunları hayata geçirmek için bir hareket oluşturmak gerektiğine dikkat çekti.
Hareket, “22 Mayıs Dünya Biyoçeşitlilik Günü” nedeniyle mesaj yayımladı.
Brezilya’da 1992’de düzenlenen Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde, biyolojik çeşitlilik kaynaklarının, insan kaynaklı faaliyetlerden dolayı zarar görmesi ve bazı türlerin soyunun tükenmesinin endişe verici boyutlara ulaşması üzerine önlem alma gereği ortaya çıktığı hatırlatılan açıklamada, “Çünkü biyolojik çeşitliliğin yok olması, dünyadaki yaşamın zarar görmesi hatta yok olması anlamına gelmektedir” denildi.
Birleşmiş Milletler’in (BM), bu doğrultuda hazırladığı Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin bütün ülkelere sunulduğu ve kabul edildiği ifade edilen açıklamada, şöyle devam edildi:
“Hayvan, bitki, mikroorganizma çeşitliliği ve bunların ekosistemlerinin korunmasına odaklanan sözleşme, insanların gıda, güvenlik, barınma, ilaç, sağlıklı ve temiz çevrede yaşama haklarını da dikkate alarak sürdürülebilirliği daha geniş perspektiften ele alıyor. Çünkü bütün bunların olabilmesi biyolojik çeşitliliğin ve çevrenin sürdürülebilir olması ile mümkündür.”
Biyolojik çeşitliliğin en geniş kapsamıyla ele alındığı ve Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi metninin kabul edilerek 1993’te yürürlüğe girdiği 22 Mayıs tarihinin, Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü olarak ilan edildiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Sözleşme, özellikle sürdürülebilir kalkınma ve gelişme kavramları üzerine odaklanıp, canlıların farklılığını ve değişkenliğini, birbirleriyle ve çevreleriyle karşılıklı etkileşimlerini sağlayan biyolojik çeşitliliğin korunmasını, biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve genetik kaynaklardan sağlanan faydaların eşit ve orantılı paylaşımı konularında bilinçlenme, farkındalık yaratma ve eylemler oluşturulmasını amaçlamaktadır.”
Açıklamada, her yıl dünya genelinde farkındalık için çeşitli etkinliklerin düzenlendiği Biyolojik Çeşitlilik Günü’nde, bu yıl bir kez daha bütün teknolojik ilerlemelere ve girişimlere rağmen insan eliyle yaratılan değişikliklerin ekolojik dengelere giderek daha çok zararlar verdiğine dikkat çekildi.
-“Yaşamın ve insanlığın geleceği biyoçeşitlilik kaybının önlenmesine bağlıdır”
Sürdürülebilir bir yaşam, sağlık, su, gıda, ilaç, barınak ve enerji için tamamen sağlıklı ve canlı ekosistemlere ihtiyaç olduğu vurgulanan açıklamada, “Yaşamın ve insanlığın geleceği biyoçeşitlilik kaybının önlenmesine bağlıdır” denildi.
Biyolojik çeşitlilik kaynaklarının, üzerine inşa edilen medeniyetlerin temel direkleri olduğu ifade edilen açıklamada, biyoçeşitliliğin kaybının, sağlık dahil herkesi tehdit ettiğinin altı çizildi.
“Ülkede ise, yanlışları önlemek ve düzeltmek bir yana, doğal yaşam alanlarına, diğer canlılara saldırının her gün biraz daha arttığı” belirtilen açıklamada, “Bu nedenle ülkemizde yaşam kalitesi her geçen gün hızla düşmektedir. Denizler, topraklar, yeraltı suları kirlenmekte, yeterli gıda üretimi gerçekleştirilememektedir. ” denildi.
-Bu yılın teması “Biyoçeşitliliği Yeniden İnşa Edin”
Bu yılın temasının, “Biyoçeşitliliği Yeniden İnşa Edin” olduğuna işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Bu slogan, biyolojik çeşitliliğin birçok sürdürülebilir kalkınma hedefinin kilidi olmaya devam ettiğini hatırlatarak, doğanın yardımımız olmadan dengesini bulamayacağını vurgulamaktadır. Verilmek istenilen mesaj ise, ‘Bu sorunları bizler, insanlar yarattık, yarattığımız bu tahribatların üstesinden gelme doğanın gücünü aşmıştır ve sorunlara sırtımızı dönme lüksümüz yoktur.’”
Gerek ülkede, gerekse dünyada, hem bireysel yaşam hem de gelecek nesillerin yaşama hakkının sürdürülebilmesi için tek tek her bireyin bu sorumluluğu paylaşıp, yönetimler üzerinde baskı oluşturması gerektiği ifade edilen açıklamada, “Bir an önce diğer canlıların yaşam alanlarını tahrip etmeyi durdurmalı, bugüne kadar yarattığımız tahribatları düzeltmek için kollarımızı sıvamalıyız” vurgusu yapıldı.