Güney Kıbrıs’taki siyasi partilerin, Rum hükümetinin Kıbrıslı Türklere yönelik önlemlerinden memnuniyet duyduğu, ancak buna paralel olarak bazı endişeler, şikayetler veya gözlemler ortaya koydukları ifade edildi.
Önlemlerin genel olarak belirsiz ve açıklığa kavuşturulması gereken unsurlar içerdiğine işaret edilen haberde, vatandaşlık verilmesiyle ilgili başvuruların incelenmesi konusunun da bunlardan biri olduğu kaydedildi.
Haravgi’ye göre dün sabah “Astra’ya” konuşan Rum Hükümeti Sözcü Vekili Yannis Andoniyu, başvuruların hızlı bir şekilde incelenmesiyle ilgili mekanizmalar meydana getirileceğini ve her başvurunun kendi özelliğine bağlı olarak inceleneceğini ifade etti. Konuyu hassas olarak nitelendiren Andoniyu, tüm başvuruları paralel olarak değerlendirmelerinin mümkün olmadığını ancak başvuruların artık tek tek inceleneceğini kaydetti. Andoniyu, Yeşil Hat listesine eklenen ürünlerin ise kahve, limonatalar, donmuş sebzeler, donmuş patatesler ve kurutulmuş ürünler olduğunu dile getirdi.
-AKEL
Açıklanan önlemlerden memnuniyet duyduğunu belirten AKEL ise açıklamasında, hedeflenen şeyin bu önlemlerin gerek Kıbrıs sorunundaki çıkmazın aşılmasına, gerek Kıbrıslı Türklerle ilişkileri ilgilendiren çeşitli meselelerin çözümüne yardımcı olması gerektiğine işaret etti.
Önlemlerden çoğunun geçen mayıs ayında Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’e sundukları önerilerle ilişkili olduğunu ifade eden AKEL, bazı önlemlerin daha çok açıklığa kavuşturulması gerektiğini ve bunu talep edeceklerini dile getirdi.
Önlemlerden bazılarının hali hazırda alınmış kararların kayda geçirilmesi olduğuna işaret eden AKEL, önlemler arasında iki toplum arasında yeniden yakınlaşma ve barış içerisinde bir arada yaşama kültürü oluşturmaya yönelik unsurlar yer almadığını belirtti.
-DİKO
Açıklamasında ilan edilen önlemlerden bazılarıyla ilgili endişelerini ortaya koyan DİKO partisi ise, yapılan açıklamanın yalnızca genel ifadeleri kayda geçirmesinden ötürü, önlemlerin detayları ve önlemlerin uygulanmasının hukuki, aritmetik ve pratik parametreleriyle ilgili olarak Ulusal Konsey’in bilgilendirilmesini istedi.
DİKO, “Bu tarz her önlemin devam eden Türk işgalini de göz önünde bulundurması gerektiğini ve Kıbrıslı Türklere hem KKTC’de yaşama, hem de Kıbrıs vatandaşlığı özelliğinden yararlanma imkanı vermemesi gerektiği” iddiasında bulundu.
“İki dünyanın” da ayrıcalıklarından yararlanma imkanı sağlanması halinde Kıbrıslı Türklerin mevcut durumun (statüko) kalıcılaşması konusunda teşvik edileceğini iddia eden DİKO, önlemlerden bazılarının muhtemelen Kıbrıslı Rumlara haksızlık yapacağını da ileri sürdü.
-Ekologlar
Önlemlerin olumlu bir hamle olduğunu ancak bununla birlikte daha esaslı önlemler açıklanabileceğini düşündüklerini ifade eden Ekologlar-Vatandaşlar İşbirliği ise açıklamasında, önlemlerin uygulanmasıyla ilgili çerçeveyi, ön şartları ve emniyet supaplarını bilmediklerine işaret etti.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’e 17 Ocak tarihinde önlemlerle ilgili ayrıntılı yorumlar sunduklarını da ifade eden Ekologlar Hareketi, tavsiyelerinin Hristodulidis tarafından dikkate alınmadığı konusunda şikâyette de bulundu.
Alithia gazetesi ise “Kıbrıslı Türklerle İlgili Önlemler Genel ve Belirsiz- Başkandan İzahat İsteyen Partilerden Endişeler” başlıklı haberinde, partilerin açıklamalarına yer verdi.
-ELAM
Rum hükümetinin Kıbrıslı Türklere yönelik açıkladığı önlemleri kabul edilemez bir karar olarak nitelendiren ELAM partisi açıklamasında, bu kararın basit sözlerle kabul edilemez ve ayıplanacak bir karar olduğunu, çünkü yalnızca vatanın işgaline destek verdiğini iddia etti.
İlan edilen tedbirlerin ne kadara mal olacağı sorusunu da soran ELAM, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yalnızca Kıbrıslı Türkler, kaçak göçmenler ve ileri sürülen işgal güçlerinin desteklenmesi için para olduğu” iddiasında bulundu.
-DİPA
DİPA partisi ise açıklamasında, önlemlerin, Kıbrıs Türk toplumuna yönelik olumlu bir jest daha olduğunu ve müzakerelere geri dönülmesi ortamı yaratılmasına ilişkin çabaları güçlendirdiğini savundu.
Önlemlerin açıklanmasından memnuniyet duyduğunu ifade eden DİPA, BM Genel Sekreterinin Kıbrıs sorunuyla ilgili atanan kişisel temsilcisinin adaya gelişi ışığında, BM kararları çerçevesinin tam anlamıyla değerlendirilmesi gerektiğini yinelediklerini sözlerine ekledi.